Özgü Ergün Boutiquette
10-9-8-7-6-5-4-3-2-1...
Güncelleme tarihi: 11 Ara 2021
Heyecanla beklerdik yeni yılı. Umutlarımız... Beklentilerimiz... Sabırsızlıkla o geri sayım anı gelsin isterdik. 365 gün ne yaptıysak bizimdi, daha iyisini istiyorduk; ne yapamadıysak hep bir sebebi vardı ve bu sebep hep bizim dışımızdaydı "bu sene onları yapacaktık"...
İşte geldi gidiyor yine bir yıl daha. Ardından bakacaklarımız, bakakalacaklarımızla bize veda edecek bir "üç yüz altmış beş" gün daha...
En çok özlediğimiz yılları sorsalar bize genelde "çocukluğum" diye cevaplarız. Umarsızca yaşadığımız, sorumluluklarımızın olup da farkına bile varmadığımız, bir şekilde sevildiğimiz ve sevdiğimizi bile anlamadan çevremizdeki kalabalık içinde akıp giden günlerimizdir onlar. Bir sonraki yıl için ne planladığımız sorulmasa aklımıza bile gelmeyecek olan yıllar. Biri bize yeni yıla gireceğimizi haber vermese gün devam ediyordur. Sadece o andaki heyecanlar, şımarıklık diye adlandırılan biz olma, büyüme çırpınışlarımızla doludur her gün çocukkken. Dünü değil yüzleri, olayları, yerleri özleriz çocukken. Günlerin isimlerin bile bilemediğimiz zamanlar. Sonra öğretirler ayları mevsimleri.
...
Ben artık sadece "şu anımı" özlüyorum. Çünkü bugün biliyorum ki şu andan daha kıymetlisi yok. Anı yaşamayan, yaşayamayan ise benden başkası değil. Hiç bir şey veya hiç kimse değil benim yapamadıklarımın sorumlusu. Sadece benim. Benim aklım, benim vücudum, benim ellerim, benim ayaklarım, benim kalbimden geçenler; benim seçimlerim.
Peki sen şu an kendine ne seçiyorsun?
Bir yıl gerçekten de üç yüz altmış beş gün mü? Yoksa tek gerçek şu an mı?
